Annenin ve bebeğin sağlığını olumsuz etkiliyor! Hamilelikte en önemli sorunlardan biri: Obezite

Çocukluk çağı obezitesi riskini 2 kat artırıyor!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Halenur Bozdağ, obezite sorunu yaşayan anne adaylarında gebelik sürecinin düzenli ve yakın takip gerektiğini vurgulayarak, “Obezite, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığını tehdit edebilir. Bu annelerin bebeklerinde, günümüzde giderek artan çocukluk çağı obezitesinin gelişme riski ciddi şekilde artmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, gebeliğin ilk 3 ayındaki maternal obezite ile çocukluk çağı obezitesi arasında bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Anneleri, gebeliğin ilk 3 ayında obez olan çocukların 2 yaşında obez olma risklerinin 2 kat arttığını ve 3-5 yaşlarına geldiklerinde bu riskin artarak 2.3 katına çıktığını belirtiyor.

Bebeklerde kalp hastalığı, hipertansiyon ve diyabete zemin hazırlıyor!

Bebeklerin fizyolojilerinin, hamilelik sürecinde anneden gelen besinlere uyum sağladığını önemle vurgulayan Doç. Dr. Halenur Bozdağ, bu adaptasyonun bebeklerin metabolizmalarını kalıcı olarak etkileyebileceğini ifade ederek, “Anne karnındayken programlanan bu değişiklikler, bebeklerde obezitenin yanı sıra kalp hastalığı, hipertansiyon, insüline bağımlı olmayan diyabet de dahil olmak üzere ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan çeşitli hastalıklara zemin hazırlayabilir.

Annede kalıcı sorunlara yol açabiliyor!

Obezite, hamilelik sürecinde sadece anne karnındaki bebek için değil, aynı zamanda anne adayı için de ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Doç. Dr. Halenur Bozdağ, bu sorunları şu şekilde özetliyor: “Obezite sorunu yaşayan anne adaylarında, gebelik diyabeti riski 2.6 kat, gebelikte yüksek tansiyon riski 2.5 kat ve preeklampsi riski 3.2 kat artmaktadır. Ayrıca gebelik sırasında ve sonrasında damarlarda pıhtı oluşumu gibi ek sorunlarla karşılaşılabilirken, doğum sonrasında tip 2 diyabet ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları kalıcı hale gelebilir.

Yakın takip ve tedaviyle önlenebiliyor

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Halenur Bozdağ, aslında hamilelikte obezitenin önlenebilir bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekerek, “Düzenli beslenme, yeterli fiziksel aktivite ve gebeliğe ideal kilo ile başlama, bu sorunların önlenmesinde etkili ve erişilebilir bir yol olabilir.” Obezitenin risklerini en aza indirmek için hamileliğin başlangıcından itibaren yakın takip büyük önem taşımaktadır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Halenur Bozdağ, ilk muayenede obezitenin neden olabileceği sağlık sorunlarının araştırıldığını belirterek, “Bu amaçla diyabet için açlık kan şekeri, üç aylık kan şekeri göstergesi olan HbA1C ve gerektiğinde şeker yükleme testi yapılır. Kalp sağlığı açısından kan yağları kontrol edilir ve gerektiğinde kardiyolojik değerlendirme istenir. Tansiyon takibi günlük olarak yapılabilir ve yüksek tansiyona eşlik eden belirtiler, anne adayı hakkında bilgi verilir. Bebeğin büyüme durumu, kilo alımı, anne adayının risk faktörlerinin etkisi ve genel iyilik durumu her ziyarette değerlendirilir.

Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite şart

Hamileliğe aşırı kilolu veya obezite sorunuyla başlayan anne adaylarında aylık kilo alımının planlandığına dikkat çeken Doç. Dr. Halenur Bozdağ, diyetisyen eşliğinde kişiye özel bir diyet listesi oluşturularak sağlıklı beslenme ve kalori kontrolü yapıldığını vurguluyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Halenur Bozdağ, fiziksel aktivite konusunda da anne adaylarının desteklenmeleri gerektiğini belirterek, “Düzenli açık hava yürüyüşleri günlük rutinin bir parçası haline getirilmelidir. Her gün 30 dakikalık açık havada yürüyüş veya ev içinde günde 3 kez 20 dakikalık aktivite, sağlıklı bir gebelik için son derece önemlidir.

Obezite sorunu varsa 5-9 kilodan fazla alınmamalı!

Hamilelikte alınacak kilonun, hamileliğin başlangıcındaki kiloya göre değiştiğini belirten Doç. Dr. Halenur Bozdağ, Vücut Kitle İndeksine göre zayıf olan anne adaylarının hamilelik boyunca 12.5-18 kilo, ideal kiloda olanların 11.5-16 kilo, fazla kilolu olanların 7-11.5 kilo almalarının önerildiğini söylüyor. Obezite sorunu yaşayan anne adaylarının 5-9 kilodan fazlasını almamaları önemlidir. Doç. Dr. Halenur Bozdağ, “Genel olarak, Vücut Kitle İndeksi’ne göre zayıf ve normal kilolu gebelerde ayda en fazla 2 kilo alımı, kilolu veya obezite sorunu olan gebelerde ise en fazla bir kilo alımı önerilmektedir.

Related Posts

Kemik sağlığında sessiz üçlü: Kalsiyum, D Vitamini, K2

Süt içmek yetmez. Kalsiyum, D vitamini ve K2 vitamini birlikte çalışmadan kemikler güçlenemez. Eksik ya da fazla dozlar ters etki yaratabilir. Yalnızca kalsiyum alıp D vitamini eksik bırakılırsa, kemik yerine damarlara kireç oturur. K2 vitamini olmadan bu kireçlenme hızlanabilir.

Bayramda sağlık hizmeti verilecek mi? Bakan açıkladı

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Kurban Bayramı süresince sağlık hizmetlerinin kesintisiz devam edeceğini belirterek, Türkiye genelinde 1544 hastanede 638 bin 603 sağlık personelinin görev yapacağını açıkladı.

Pilav yerken pişman olmayın! İşte diyetisyen onaylı pirinç türü

Dengeli beslenmenin ipuçları arasında yer alan basmati pirinci, düşük glisemik indeksi ve hafif yapısıyla öne çıkıyor. Diyetisyen Emine Uluçay, basmati pirincin sağlık açısından neden tercih edilmesi gerektiğini anlattı.

Uzmanı uyardı: Glütensiz ürünleri yerken bir kez daha düşünün!

Uzman Diyetisyen Sedef Aksu, glütensiz besinlerin bilinçsizce tüketilmesinin kilo alımına yol açabileceğini belirtti. Özellikle işlenmiş glütensiz ürünler konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Bu belirtilere dikkat: Mevsim geçişi migreni tetikliyor!

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, ’’Hava basıncındaki değişimin de (barometrik) bazı kişilerde migren ataklarını başlatmaya neden olabilir. Özellikle ilkbahar, sonbahar gibi mevsim geçişlerindeki sıcaklık değişimlerine bağlı olarak yaşanan basınç farklılıkları migreni tetikleyebilir’’ dedi.

Uzmanı uyardı: ‘Kanser tedavisinde bitkisel kürlere dikkat’

Bilimsel dayanağı olmayan ürünlerin hastalara zarar verebileceğine dikkat çeken Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, “Bazı bitkisel kürler karaciğer enzimlerini etkileyerek ilaçların metabolizmasını değiştirebilir, hatta bazı vakalarda hayati riskler oluşturabilmektedir. Bugüne kadar bitkisel kürlerin kanseri tedavi ettiğine dair bilimsel olarak kanıtlanmış hiçbir klinik veri bulunmamaktadır. Bitkisel ürünler yanlış zamanda ve dozda kullanıldığında faydadan çok zarar getirebilir. Bu nedenle onkoloji hekimiyle iş birliği içinde olunması hayati önem taşır” dedi.